Bahçesi
Meşhur marul bahçesi mi demeliydik acaba? Sokaktan fakülteye,
sohbetten tezlere konu olan Yeditepe marulu Yeditepe Hisarı’nın önemli
sembollerinden biri. Yeditepe marulunun ismini yetiştiği bostan arazisinden
aldığı aşikâr. Bakalım bu bahçe marul yetiştiriciliği dışında daha neler barındırıyor?
Yedikule Hisarı bahçesi düz bir arazidir. Bahçede; cami, çeşme, su deposu, kuyu ve bir de sıbyan mektebi bulunuyordu. Cami, Sultan Fatih tarafından yaptırılmış, muhafız askerler için ibadete açılmıştır. Çeşme, su deposu ve kuyu halkın su ihtiyacını gidermek amacıyla yaptırılmış, sıbyan mektebi ise Darüssaade Ağası Hacı Beşir Ağa tarafından, 18. yüzyılın ilk yarısında inşa ettirilmiştir.
Bahçenin Altın Kapı önündeki sahasında Girit Fatihi Deli Hüseyin Paşa’nın ve ailesinin kabri bulunmaktadır. Bazı seyahatnamelerde esas avluda da mezarlar olduğuna dair söylemler vardır. Yedikule Hisarı’nın zindan olarak kullanılmasına son verildikten sonra Topkapı Sarayı’nın aslanları 1831’de buraya nakledilmiştir. Topkapı Sarayı Arslanhane binasının bir yangında harap olması neticesinde vuku bulan bu hadise Yedikule Hisarı’nın bahçesinde saray aslanlarının dolaşmasına sebep olmuş ve zamanla burada bir hayvanat bahçesinin kurulmasında rol oynamıştır. En nihayetinde 1851’de Sultan Abdülmecit Dönemi’nde hisar bahçesi hayvanat bahçesi olarak kullanılmıştır.
Yedikule Hisar’ına dair 20. yüzyıl başlarındaki fotoğraflarda bahsini ettiğimiz yapılara ve ev görsellerine rastlanmaktadır. Bu da bize hisar içinde bir mahallenin var olduğuna dair deliller olduğunu gösterir. Bu mahallenin ne zaman ortadan kalktığı bilinmemekle birlikte, 1782’de üç gün süren İstanbul yangınında yok olduğunu düşünmek mümkündür.
1883’te hisar avlusu bahçe yapılmak üzere Bektaş-i dervişlerinden Mersul Baba’ya, birkaç yıl sonra da 200 kuruş kira ile bahçıvan Cemil Bey’e verilerek, ürpertici zindan yaftasından bir nebze olsun kurtarılmaya çalışılmıştır.
Yedikule marulu ismiyle nam salmış yeşil bitkimizden söz etmek gerekirse; marulun tarihi geçmişine bir göz atalım deriz. Ünlü tarihçi Heredot, yazılarında MÖ 6. yüzyılda Pers krallarının sofrasında marul sunuluşunu anlatmış; birçok Yunan yazar da, MÖ 4. ve 5. yüzyıllarda yazdıkları yazılarda marulun erdemlerini övmüştür. Marul ayrıca Mısır uygarlığının son dönemlerindeki mezar süsü resimleri arasında da yer almaktadır. Kökeninin Doğu Akdeniz olduğu ve pek çok başka ürün gibi ağzının tadını bilen Romalılar tarafından istila ettikleri yerlere götürülerek, tüm Avrupa’ya yayılmasının sağlandığı tahmin edilmektedir.
Yedikule içinde yer alan marul bostanlarından 1546 tarihli Vakıflar Tahrir Defteri’ndeki Hızır Kethüda Bin Abdullah’ın vakfiyesinde surlar içindeki boş arazi diye bahsedilir. Sahip olduğu tarihi miras ile önemli kentsel tarım alanı olan Yedikule Bostanları; ahşap bostan evi, ahır, kuyu, su havuzu ve su kanalları ile Doğu Roma ve Osmanlı’dan kalan niteliklere sahip tek örnektir.